top of page

#WeekendTalks - Özlem Avcıoğlu

Yazarın fotoğrafı: Rana KorgülRana Korgül
Seyahatlerini, önerilerini ve tarzını severek takip ettiğimiz Travelmodus'un kurucusu ve Lüks Seyahat Danışmanı Özlem Avcıoğlu ile yakın seyahat planlarını, dünyadaki favori otellerini ve yakında çıkacak yeni kitabını konuştuk...

Sizin için ‘Perfect Weekend’ neyi ifade ediyor?

Arkadaş ve dostlarla kahkaha içinde şehir dışında geçen bir kısa seyahat…


Düzenli bir Pazar günü rutininiz var mı?

İstanbul’da çok sık olmadığım için evden çıkmamayı tercih ediyorum. Kitap dergi okuyarak, dizi seyrederek ve genelde pek konuşmayarak geçirmeyi tercih ediyorum.


Hafta sonu için kaçamak noktalarınız nereler?

Hafta sonu için Bodrum, Atina ve Selanik gibi yakın yerlere seyahat…


‘Long Weekend’ olarak favori seyahat rotalarınız nereler?

Paris, Floransa, Stokholm, Kopenhag, Viyana ve Helsinki bence keyifli destinasyonlar…


İlk seyahatinizi hatırlıyor musunuz?

Tabii ki hatta hatırladığım ilk anı o. 4 yaşında Cenevre’ye gitmiştim.



Seyahat etme tutkunuz nasıl başladı?

Seyahati çok seven bir anne-babanın tek kızıyım. Her buldukları fırsatta seyahate çıkarlardı. Ben, teyzem ve anneannem ile kalırken annem ve babamdan gelen New York, Paris, Roma kartpostallarına bakarak büyüdüm desem yalan olmaz. İlk seyahatimi 4 yaşında iken İsviçre’ye yaptım. Hatta hayatta hayal meyal hatırladığım ilk anım da bu seyahattir. Özellikle otelde geceleri yastığımıza bırakılan çikolatalar... Sonrasında da tüm yazları yurtdışında yaşayan dayım ve ailesiyle Avusturya, İsviçre ve Almanya’da geçirmeye başladık, taa ki ben 12 yaşında isyan edip arkadaşlarımla birlikte olmak isteğim zamana kadar. 15 yaşında annemler beni almancamı geliştirmek üzere bir aylığına Avusturya’ya bir ailenin yanına, 16 yaşında ingilizcemi kullanmam için üç haftalığına Danimarka’ya bir ailenin yanına yolladılar. Bu gezilerimde uyum anlamında hiç zorlanmadığım gibi çok da eğlendim. Avrupa kıtası harici dünyayı keşfetme isteğimi kamçılayan 80’lerde yaptığım Mısır ve Uzak Doğu seyahatleri oldu. İlk defa alışılagelmişin dışında egzotik, tropik bir dünya, kolonyal mimari ve değişik kültürler ile tanıştım. Özellikle Mısır ve orada gördüklerim tarih, coğrafya ve insanlar üzerindeki etkisine meraklanmama yol açtı. Hemen yurtdışından kitaplar getirterek okumaya araşmaya başladım. Bu merakım yeni yerlere gitme ve tanıma isteğimi kamçıladı.


Bir seyahat gurusu olarak bugüne dek kaç ülkeye gittiniz?

Hiç saymadım, saymayı da sevmem. ABD, İtalya veya Fransa gibi her bir bölgesi, şehri ayrı bir yer. Nasıl bir ülke olarak sayıya dökülebilir ki... Böyle şu kadar ülke şu kadar şehir gezdim gibi popülist deyimlerden hiç hoşlanmıyorum.


Tercihiniz genelde şehir seyahatleri mi yoksa kültürel geziler mi oluyor?

Kültürel gezi demek benim için zaten gittiğiniz her yeri kapsıyor. Her gördüğünüz yerin kültürü farklı. Şehir de çok severim. Patagonya, İzlanda gibi vahşi doğa da... Veya sadece bir otel görmek için Utah’a, bir sergi için Los Angeles’e ve bir bina için Mexico City’e gitmişliğim vardır.


Henüz gitmediğiniz ve en çok görmek istediğiniz şehir/ülke neresi?

Kolombia, Venezuela ve Meksika’nın görmediğim yerleri ile Antartica...


Yurt içi ya da dışı en favori oteliniz hangisi? Ya da konaklamak istediğiniz bir otel var mı?

Amangiri Utah ve Aman Summer Palace Pekin bugüne kadar kaldığım en büyüleyici otel oldu. Floransa Four Seasons, Paris Peninsula, Bodrum Aman Rüya hep çok sevdiğim ve defalarca gitmek istediğim oteller…



Ya restoran? Hangi dünya mutfağını seviyorsunuz?

Ben her mutfağı çok seviyorum. Ama her zaman gitmek için en sevdiğim restoranlar New York Balthazar ve Minetta Tavern…


Seyahatte yanınızda mutlaka taşıdığınız üç parça nedir?

Güneş gözlüklerim, telefonum ve içine herşey alan aynı zamanda çok hafif olan Bottega Veneta çantam.


Sizce ideal seyahat arkadaşı nasıl olmalı?

Dakik, uyumlu, negatif şeylerden bile gülünecek birşey çıkaran (seyahatte mutlaka problem çıkar çünkü), erken kalkan, meraklı, macerayı seven ve cimri olmayan kişi benim için ideal seyahat arkadaşıdır.


En son nereye seyahat ettiniz?

İspanya Endülüs bölgesine ve tekne ile İtalya kıyılarına gittim, en son.


Sizi en çok neresi etkiledi?

Endülüs’te Cordoba Mezquita camii ve Game Of Thrones’un çekildiği Sevilla’daki Real Alcázar Sarayı’nın bahçeleri. İtalya’da ise Ravello’ya bir kere daha hayran kaldım.


Seyahat etmek sizi nasıl besliyor?

Seyahat insanı özgürleştiriyor, kendini tanımasını sağlıyor, sabrı ve toleransı öğretiyor, problemlerle karşılaştığınızda hızlıca çözme yeteneğinizi geliştiriyor. Aynı zamanda merakı kamçılıyor. Yeni ufuklar, yeni keşifler ve yeni dünyalara götürüyor. Ufkunuzu genişletmek ve yeni şeyler üretmek istiyorsanız, konfor bölgenizin dışına çıkmak zorundasınız. Bu bazen çok gidilen bir yere yolculuk olabilirken, bazen de kimsenin gitmeye cesaret edemeyeceği türden bir yer olabilir. Yeterki yola çıkın! Ben hayatta ne isteyip istemediğime, neyi kimi sevip sevmediğime, kısaca kendimi seyahatler sayesinde tanıdım. Herkese de tavsiye ederim…


Özlem Avcıoğlu’nun gündeminde ne var?

En büyük gündemim kitabım. Tasarım ve çeviriler bitti. Son dokunuşları yapıyoruz. Ve tabii ki sıradaki gezilerim var...


Kitabınızı hazırladığınızı biliyoruz. Kitap neyle ilgili olacak? İpucu verir misiniz, bize?

‘I Travel Therefore I Am’ adlı kitabım, otobiyografik zamansız bir nasıl seyahat edilir ve niye edilmeli kitabı. Aslında biraz nasıl yaşadım kitabı da… Bu kitap herkese özellikle de gençlere ilham olsun istedim.


Yazı: Rana Korgül

Fotoğraflar: Kubilay Sakarya & Begilahn Şişik

 
 

Comentários


bottom of page