Weekend Talks - Merih Uman
- Rana Korgül
- 7 gün önce
- 4 dakikada okunur
Horhor deyince akla gelen ilk isimlerden biri Merih Uman ve otuz bes senedir antikayı meslek edinmis, tecrübeli bir isim. Aileden gelen merakla, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji’den mezun olduktan sonra antikaya baslamıs. Bu sefer onunla Horhor’daki dükkanında bir araya geldik…

Sizin için ‘Perfect Weekend’ neyi ifade ediyor?
Özgürlük, saatsiz şeyler yapmak…
Düzenli bir Ctesi / Pazar günü rutininiz var mı?
Cumartesi çalışmak, Pazar da uyumak ve bana gelen arkadaşlarımla neşeli zaman geçirmek. Bunlar rutinlerim oldu, senelerdir…
İstanbul’da hafta sonu için kaçamak noktalarınız nereler?
Kandilli Botanik’e gitmek diyebilirim.
‘Long Weekend’ olarak favori seyahat rotanız neresi?
Her zaman Paris... Bu şehirden bıkmak, sıkılmak mümkün değil!

Seyahat etmek sizi nasıl besliyor?
Seyahat etmek, her zaman hayatın anlamını hissetmek ve tadını çıkarmak adını beni besliyor. Bu şekilde dünya, hayat, moda, tasarım nereye gidiyor cevap buluyorum… Gezmek, görmek dünyanın en güzel şeyi…
Tercihiniz genelde şehir seyahatleri mi yoksa kültürel geziler mi oluyor?
Ben şehir seyahatlerini seviyorum.
Henüz gitmediğiniz ve en çok görmek istediğiniz şehir neresi?
Berlin… Oysaki çok fırsatım oldu ama hep bir şekilde ihmal ettim. Berlin, Avrupa’nın gücünü hissetmek isçin önemli bir şehir. İlk fırsatta gideceğim…
Yurt içi ya da dışı en favori oteliniz hangisi? Ya da konaklamak istediğiniz bir otel var mı?
Favori otellerim: Paris Hotel Costes, Milano Bvlgari ve Saint-Paul-de-Vence La Colombe d'Or Hotel. Konaklamak istediğim bir otel var, o da Provence-Alpes-Côte d'Azur Bölgesi'ndeki Avignon'da yer alan La Divine Comédie. Çok merak ediyorum, metnini çok duydum.
Hangi dünya mutfağını seviyorsunuz?
Fransız mutfağına hayranım…
Sizce ideal seyahat arkadaşı nasıl olmalı?
Neşeli ve uyumlu…
En son nereye seyahat ettiniz? Orada ne keşfettiniz?
Güney Fransa’ya gittim ve orada yeni bir sürü antika keşfettim.
Seyahatlerinizdeki alışverişlerde neler almayı tercih ediyorsunuz? ‘Elim boş dönmem!’ dediğiniz şeyler neler?
Dönem antika kitapları ve antika objeler... Taşıyabildiğim kadarını almaya çalışıyorum.
Hayatı nasıl yaşamayı seviyorsunuz? Hayat felsefeniz nedir?
Hayatı geldiği gibi ama prensipli yaşamayı seviyorum. Pozitif olmak ve ilkeli olmak, benim için önemli…
Merih Uman olarak antikalarla iç içe bir yaşamınız var. Bu tercih nasıl oluştu?
Tercih, sevgi ve aileden gelen ilgiyle oluştu. Üniversitede öğrenciyken Ankara’daki Levni Antika ve Sanat Galerisi’nde Figen Batur ile çalışmam sebep oldu .
Antikaların modern dünyada nasıl bir rolü olduğunu düşünüyorsunuz? Geçmişin bu değerli parçalarını dekorasyonlara dahil etmek hakkında neler söylemek istersiniz?
Erken ya da yakın dönem antikasız bir dekorasyonun tatsız tuzsuz, yavan bir yemek gibi olduğunu ve kişiliksiz olduğunu düşünüyorum.

Sizin için en değerli bulduğunuz ya da en özel olan antika nedir? Hangi dönemleri seviyorsunuz?
Ben uzun seneler klasik antikalarla işimi yürüttüm. Çoğunluk beni klasik antikacı sanar. Ancak son 10 senedir Mid-Century ile tasarım ve modern antikalarla iç içeyim.
Alımlarınızı nerelerden yapıyorsunuz?
Belki meslek sırrı demeliyim ama Avrupa fuarları benim en büyük kaynağım…. Her sene yurt dışı mobilya fuarlarına gidiyorum. Parma Fuarı en çok gittiğim fuar. Mal alımının yanı sıra vizyon ve trendler açısından beni çok besliyor. Aslında gittiğim fuarlar genelde dekorasyonun ötesinde yani antikayla ilgili fuarlar. Dekorasyonla ilgili ise Salon Art&Déco Paris’i pek beğeniyorum ve elimden geldiği kadar takip etmeye çalışıyorum.
Bir antika alırken nelere dikkat etmemiz gerekir?
Kondisyonuna… Tabiki biz edindiğimiz parçaların bakımlarını yapıyoruz ancak bunların iyi kondisyonda olması çok önemli. Her bakım, belli yaştaki bir antikayı yenileyemez, gençleştiremez. Zaten adı üstünde antika, antika kalmalı. Güzelliği o yaşanmışlığını hissetmekte, yaşatmakta… Antika bir tutkudur. Herkes evine antika koymayabilir, tercih etmeyebilir. Bazıları o ruh sevmez. Ama alım yaparken, kişi bir bağ kurmalı, sevmeli… Tıpki bir sanat eseri alırkenki gibi…
Antikaların değerini belirlerken hangi faktörleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Bir eserin değeri sadece yaşına mı bağlı, yoksa başka unsurlar da önemli mi?
Bir antika parçanın dekorasyonu oluşturacak ya da tamamlayacak olmasını göz önünde bulundurmalıyız. Yaş tabii önemli ama bugüne nasıl geldiği ve kondisyonu daha da önemli.
Dekorasyon, tasarım ve güncel trendler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Stil sahibi olan yaşam alanları her zaman bana keyif vermiştir. Gerek kendi evimde, gerekse de dükkanlarımda her zaman önceliğim tarzı olan, zarif ve şık seçimler olmuştur. İşim gereği çok değerli iç mimar ve mimarlarla bir araya geliyorum. Onların görüşlerini de aldığım olsa da kendi zevkimi, konforumla kaynaştırmayı seviyorum. Antika deyince ilk akla klasikler geliyor ama ‘modern’ antikalar da vardır. Onlar da şu ara çok revaçta. İlla klasikle sınırlı kalmamalıyız. Benim eski evim klasik antikalarla döşenmişti. Ama yeni evimi modern antikalarla döşedim. İşim gereği dekorasyonla aram iyidir ve bence uyguladığınız dekorasyonlarda bir dil oluşturmalısınız. Mesleğim, modayla zıt anlamlar taşıyor gibi görünse de çok sıkça değişmeyen bir moda da içeriyor. Örneğin; ben antikacılığa başladığım zaman Maria Theresa avizelerin yüzüne bakılmıyordu. Bundan 10-12 sene önce bu avizeler büyük bir çıkış yaptı ama şimdi yine düşüşteler. Retro ve vintage mobilyalar 25 sene önce bu kadar popüler değildi ama son 10 yıldır çok popülerler. Tasarım da çok önemsediğim bir konu. Artık tasarım parçalar herşeyin önüne geçmiş durumda. Her yerde eski ve yeniyi, antika ve tasarımı bir arada harmanlanmış vaziyette çok görüyorum…
Kaç yıldır Horhor’dasınız? Horhor’u bize anlatır mısınız? Nasıl bir yer? Orada olmak nasıl bir duydu?
30 yıldır Horhor’dayım. Yani ait olduğum yerdeyim… Benim Horhor’da iki dükkanım var. Biri dördüncü katta; diğeri girişte. İkisi de retro ve modern antikalar içeriyor. Horhor’dan çok memnunum. Orası gerçek bir dünya; sanal değil. Bir sürü dezavantajına rağmen, antika deyince ilk akla gelen yerdir, Horhor. Hem Kuledibi’nin devamı olduğu için büyük bir mirası taşıyarak oraya geldi. Dolayısıyla o mirasın getirdiği bir bilinirlikle işe başladı. Bu bir avantaj sayılabilir. Zaten Horhor’a gelenler bir noktaya odaklanarak ne aradığını ve orada ne olduğunu bilerek geliyor. Gel – Geç müşteri bize gelmez. Bizim müşterilerimiz, eksik olmasınlar, gayet bilinçli, gayet ne istediğini bilen insanlar. Bize az insan gelir ama alım çok vardır. İyiki de geliyorlar; böylece devamlılık oluyor.
Comments