top of page

SPAGO BUDAPEST by Wolfgang Puck

Yazarın fotoğrafı: Beyza Kungurlu Beyza Kungurlu

Tıpkı Orhan Pamuk’un dediği gibi, ‘’Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.’’ cümlesini kendi tecrübelerimizle aslında hayatımızın bir çok noktasına entegre edebiliriz. Bunu anlamak için yıllar geçmesine gerek yok. Bazen kendi versiyonunuzu 3 kısa saatte yaratabileceğiniz gerçeğini, tasdikleyip onaylamış biri olarak bunun üzerine ‘’bir gün bir restorana gittim ve bütün algım değişti.’’ diyebilirim.‘’Yıldızlı şefin restoranına gitmişsin, tabii ki iyi olacak!’’ dediğinizi duyar gibiyim. Günlerimi alan araştırma ve yıldızlı olmasa dahi tecrübeyle sabit bir şekilde bu düşüncenin koca bir yanılgıdan ibaret olduğunu söyleyebilirim sizlere. Bir çok damağa hitap eden restoranlar, restoran zincirleri olduğu gibi, önünüze gelen tabaklarda Macar mutfağına taşınmış Kaliforniya esintisi olsun istiyorsanız Spago tam da size göre. İki Michelin yıldızlı şef Wolfgang Puck’ın Budapeşte’de Matild Palace’ın içerisinde açtığı Spago isimli restoran seyahatimizden uzun zaman öncesinde radarıma girmişti.


Kısaca bu göz alıcı binanın tarihinden bahsetmek istiyorum size. 1902’de inşa edildiğinde Arşidüşes Maria Klotild, sarayın, şehrin sosyal hayatının nabzının attığı bir yer haline gelme hayaliyle yola çıkmış. Ortaya çıkan barok yapı, zengin tarihi, kültürü ve gurme yemekleriyle misafirlerine ilham vermeyi hedef alıyor. Matild Palace, Budapeşte’deki bir çok yapı gibi yine UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş ve şimdilerde aynı zamanda lüks bir konaklama hizmeti veriyor.

Gelelim Spago’ya. Elisabeth Köprüsü’nün manzarası ve tarihi Matild Palace’ın içerisinde Avusturya-Amerika’lı şef Wolfgang Puck ‘’trendsetter’’ olarak nam salmış durumda. Michelin yıldızlı şefin Avrupa’da ileri gelen ve en önemli restoranlarından biri olarak sayılan Spago’ya mutlaka rezervasyon yaptırıp gitmelisiniz. Mermer, pirinç, deri ve ahşap gibi doğal materyellerle yapılmış tasarımıyla, aynı zamanda misafirlerin ustalıkla hazırlanan tabakları izleyebileceği açık mutfağıyla da davetkar bir ortam sunuyor. Restoranın daha tenha bir alanında özel günler, kutlamalar ve özel talepler için de ayrılmış bir yemek salonu da bulunuyor.

Bizim

Spago deneyimimizde tercihlerimiz başlangıç için ‘’Trio of Foie Gras’’ ve miso&susam külahında ‘’Tuna Tartare’’ oldu. Tuna tartardaki ilk ısırıkta zencefilin keskin tadıyla afallasanız da, ton balığı ve dışındaki çıtır külahıyla beklenmedik bir lezzete dönüşüyor. Ana yemek olarak şahane sunumuyla Macarlar’ın meşhur gulaş çorbasını seçtik. Yerlilerinin kendilerine göre türetebildikleri ama temelde belli malzemelerden oluşan bir çorba aslında. Spago’da deneyimlediğimizin içerisinde dana yanak, havuç, patates, Orta Avrupa’da oldukça yaygın bir erişte türü olan Spaetzle ve kimyon tohumu bulunuyordu. ‘’Magnalitsa Pork Chop’’, ‘’Austrian Farmer’s Cheese Ravioli’’, kahverengi tereyağı yatağında patates ve ot dolgulu, üzerine de garnitür olarak fırınlanmış fındıkla servis edilen ravioli ve 2022 Oscar Ödül Töreni’nde servis edilmiş ağır ateşte pişirilmiş dana yanağını yani ‘’Vadas style Braised Beef Cheek’’i tercih ettik. Spago’nun içerisinde bulunan barından veya geniş içecek menüsünden seçtiğiniz yemeklerle uyum sağlayabilecek şarap seçiminde bulunabilirsiniz. Garsonumuzun da yönlendirmesiyle bizim tercihimiz, iki kız kardeşin kurduğu şarap markası olan ‘’Pfneiszl Estate’’in Shiraz’ı oldu.

Tarihi, ona yuva olmuş muhteşem binası ve deneyimlediğimiz her biri birbirinden lezzetli tabaklarıyla Spago, aklımızda her daim güzel kalacak bir yer edinmiş oldu. Dilerim, bu yazıyla birlikte deneyimleme fırsatı bulmuş veya bulacak herkes için unutulmaz bir anı halinde kalır…

 
 

Comments


bottom of page