Refik Anadol'un New York Modern Sanatlar Müzesi MoMa'da yer alan enstalasyonu 'Unsupervised', MoMA koleksiyonunda bulunan ve son 200 yıl içerisinde üretilmiş sanat eserlerini, yapay zeka kullanıp, soyut görüntülere dönüştürerek adeta büyüleyici bir deneyim vadediyor...

New York seyahatimin son gününü Manhattan'da yer alan Museum of Modern Art kısaca MoMa'da geçirmeye karar verdim. Modern sanatlara düşkünseniz, Picasso'dan Van Gogh'a kadar, geçmişte günümüze, bir çok sanatçının eserlerine ev sahipliği yapan bu beş katlı müzeye, bir tam gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Giriş katında yer alan yaklaşık 730 × 730 cm ölçülerindeki dijital duvarda, çığır açan dijital sanat eserleri ve halka açık enstalasyonlarıyla tanınan Refik Anadol'un 'Unsupervised' enstelasyonu müzenin en çok ilgi gören ve kelimenin tam anlamıyla sizi içine çeken, izledikçe büyüleneceğiniz eşsiz bir deneyim alanı oluşturmuş. Anadol, teknoloji, yaratıcılık ve modern sanat üzerine adeta benzersiz bir meditasyon yaratmış.

Refik Anadol'un şu an Modern Sanatlar Müzesi'nde yer alan bu enstalasyonu, bir makinenin, MoMA'nın koleksiyonunda 200 yıldan fazla sanat eseri gördükten sonra neler hayal edebileceğini düşünerek ortaya çıkıyor. Anadol, Müze'nin veri tabanını yorumlayarak dönüştürmek, arşivde var olabilecek ama olmayan yeni formlar da yaratmak, modern sanat tarihinde gidilmemiş tüm yolları düşünerek, bunların ne olabileceği hakkında spekülasyon yaratmak için yapay zeka kullanmış ve benzersiz görsellerle dolu bu eseri büyük ölçekli "canlı" bir animasyona dönüştürmüş.


Proje, son sekiz yılda geliştirilen en gelişmiş makine ve yapay zekanın birden fazla aşamasını içeriyor. Anadol'un stüdyosu bu eseri hazırlarken, MoMA koleksiyonunun halka açık veri tabanını aramak, sıralamak ve sınıflandırmak için açık kaynaklı bir yazılım kullanmış ve arşivin 1024 boyutta karmaşık uzamsal bir haritasını oluşturmuş. Sürekli değişen görseller, şaşırtıcı derecede yüksek çözünürlükte işlenirken, adeta modern sanatın "hayalini kuran" bir makine yaratılmış. ( Sol taraftaki fotoğrafta da gördüğünüz gibi açık kaynaklı yazılım müzede ziyaretçilerle paylaşılıyor. )
Yapay zeka genellikle, dünyanın gerçekçi temsillerini sınıflandırmak, işlemek ve oluşturmak için kullanılırken, Anadol'un bu çalışması ise aksine vizyoner: rüyaları, halüsinasyonları ve mantıksızlığı araştırıyor, modern sanata ve sanatın kendisine alternatif bir anlayış sunuyor.
Ve son olarak eklemek isterim ki, müzede bulunan ve Dünyaca isim yapmış bir çok sanatçının eserlerinin arasında bir Türk sanatçının eserinin var olması ve oldukça ilgi görmesi de ayrıca gurur verici bir deneyimdi diyebilirim...

Sanat ile yapay zekayı birleştiren 'Refik Anadol' kimdir?
1985 İstanbul doğumlu medya sanatçısı, yönetmen ve tasarımcı olan Refik Anadol, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden yüksek onur derecesiyle Fotoğraf ve Video lisans, yine aynı üniversiteden Görsel İletişim Tasarımı alanında yüksek lisans, ve Kaliforniya Üniversitesi'nden (UCLA) Medya Sanatları bölümünde yüksek lisansını tamamladı.
Şu an CLA'nin Medya Sanatları Tasarım Bölümü'nde öğretim görevlisi ve misafir araştırmacı olan Anadol. Parametrik veri heykel yaklaşımı ile mekana özgü kamusal sanat ve sürükleyici yerleştirme yaklaşımıyla canlı sesli / görsel performans alanlarında çalışmaktadır. Çalışmalarında mimari ve medya sanatları arasında hibrit bir ilişki oluşturarak dijital ve fiziksel varlıklar arasındaki alanı araştırmaktadır.
Refik Anadol'un Barcelona'daki ünlü Casa Batllo evinin ön cephesini yeniden tasarlayarak ortaya çıkardığı "Casa Batllo: Yaşayan Mimari" adlı dinamik NFT eseri ise açık artırmada 1 milyon 380 bin dolara alıcı buldu.
Comments