Sakız Adası (Yunanca Chios), Ege Denizi'nde yer alan ve Türkiye'den Sakız Boğazı ile ayrılan bir ada. Sakız ağaçları ve bu ağaçlardan elde edilen damla sakızı ile ünlü bu adayı Serkan Ennaç'ın kaleminden dinliyoruz.

Bugüne dek Çeşme’ye en az 50 kez gitmeme rağmen sebebini bilmediğim bir inatla Sakız
(Chios) Adası’na gitmedim. Bu yaz ilk defa gittiğim ada beni çok etkiledi ve bu yüzden daha önce neden gitmediğimin sebebini düşündüm. İsmi sakız manasına geldiği için mi yoksa Türkçe diye bizim kasabalar gibi midir diye düşündüm ve acaba mı dedim ama kendimi tanıyorum, öyle bir sebepten gitmemezlik de yapmam. Sonra sebebi buldum: bu adayla ilgili yeterince övgü dinlememiştim.

Son birkaç aydır instagram’da karşıma çıkan ve Sakız Adası’ndan yapılan paylaşımların etkisiyle harekete geçip bayramı İstanbul’da geçirmemeye karar verdim. Açıkçası yenilenen Schengen’im de bayram başında başlıyordu ve Yunanistan’a giriş çıkış yapmam gerekiyordu. O da bir sebepti. Velhasıl kendimi adada bulduğum ilk anlarda “Yunan Adaları’na” vardığınızda hissettiğiniz o dingin hisse anında geçiş yaptım. Ben adalarda ya araba kiralıyorum ya da motorsiklet. Bu sefer tercihimi bana daha da özgürlük hissi veren motorsikletten yana kullandım. İyi de yaptım. Valiz de götürmediğim için büyük kolaylık oldu. Otelimi Karfas’ta deniz kenarında seçmiştim. Otelim Golden Sand Hotel idi ve gayet rahat ettim. Lokasyonu adaya hakim bir noktadaydı. Kuzeye de güneye de kolay geçebiliyorsunuz. Önünde de plajı var ama sığ deniz sevmediğimden orada denize girmedim bile…

Öncelikle şunu belirteyim ki adanın bana göre en ikonik yeri kesinlikle Pirgi. Sokaklarından ve desenli cepheleriyle mimarisinden çok etkileneceksiniz. Chios Mastic Museum da kesinlikle hem mimarisi, hem manzarası, hem de içeriği için gidilmesi gereken bir müze. Adanın merkezindeki kaleiçini ve sokaklarını mutlaka gezin. Hatta oldukça bakımlı bir Osmanlı Hamamı bulunmakta ve günümüzde müze olarak kullanılmakta.
Mesta, Olympoi, Armolia kasabalarını gezmenizi öneririm.

Plaj olarak tamamen halk plajı olarak kullanılan ve adanın kuzeyinde bulunan Nagos Beach favorim oldu. Plajda ufak işletmeler mevcut. İkinci favorim ise adanın güneyindeki Dynami plajı oldu. İşletme yok ama o kadar keyifli bir yer ki. Agios Isodoros şapelinin bulunduğu yerde de havlunuz mayonuz yanınızda olsun. Oradan da denize girmek şahaneydi.
Glaroi Beach de harika bir koyda keyifli bir plaj. İşletme var ama giriş ücreti yok. Şezlong kullanırsanız cüzzi ücretlerle keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Havlunuzu yere atıp şezlong ücreti vermeden de plaj barından servis alanlar vardı. Yani bizim ülkemizde yaşayamayacağınız medeni durumlar bunlar maalesef… Hemen kayaların yanından çıkan buz gibi suda ayaklarınızı serinletmeyi unutmayın. Çok meşhur olan ve volkanik taşlardan oluşan Mavra Volia beni çok etkilemese de gittiğinizde görmeniz gereken yerlerden…

Gyros tutkunu biri olarak adanın merkezinde çokça alternatif olduğunu söyleyebilirim. Bu sene aldığım bir kararla ne restoran ya da yemek tavsiyesi alıyorum ne de vermek istiyorum. Yunan Adası’nda olup iyi yemeğe ulaşamamak imkansız gibi zaten. Ama günbatımı izlemek için adanın batısında yer alan To Asteri Restaurant’a gitmenizi öneririm. Dönüş yolunun çok karanlık ve virajlı olduğunu bilerek gidin lütfen. Yemeklerini de doğrusu abartamayacağım…

Ada merkezinde yer alan ve deniz kenarındaki yel değirmenlerinde fotoğraf çekmeden de dönmeyin derim. Kesinlikle seveceğiniz ve özellikle de iyi denizin keyfinizi süreceğiniz bir seyahat olacağına eminim. Sakız planları yapılsın o halde. Ben de ne zaman Çeşme’deysem ve pasaportum (vizeli) yanımdaysa geçerim artık karşı kıyıya. Bu arada kapı vizesi geçerli ama kuyruğu çok uzun. Onu da belirtmeden geçmeyeyim. Herkese keyifli seyahatler!
Comments